Yanlılık Nedir Psikolojide?
Herkesin bir bakış açısı vardır. Ama ya bakış açımız yanlış yönlendiriliyorsa? Ya da farkında olmadan bazı şeyleri kendi düşünce kalıplarımıza göre şekillendiriyorsak? Bu yazıda, psikolojideki en temel kavramlardan birine, yani yanlılığa odaklanmak istiyorum. Yanlılık nedir, neden bu kadar önemli, ve hayatımızda nasıl şekil alır?
Yanlılık: Psikolojinin Gizli Oyuncusu
Yanlılık, basit bir tanımla, insanların düşüncelerini, kararlarını ya da davranışlarını objektif olmayan bir şekilde şekillendirmeleridir. Yani biz insanlar, gerçeği olduğu gibi görmek yerine, onu kendi deneyimlerimiz, inançlarımız ya da duygusal durumlarımıza göre yorumlama eğilimindeyiz. Ama tabii, bu süreç çoğu zaman farkında olmadan gerçekleşiyor. Hepimiz bir şekilde yanlılık yapıyoruz; bunun farkında olmasak da.
Geçmişten Bugüne: Yanlılığın Evrimi
Yanlılık, aslında insanlık tarihi kadar eski bir kavram. Antik Yunan’dan günümüze kadar insanlar, dünyayı kendi bakış açılarıyla anlamaya çalıştılar. Ancak, psikoloji biliminin gelişmesiyle birlikte yanlılık daha sistematik bir şekilde incelenmeye başlandı. Psikolojinin modern dönemdeki temel araştırmalarından biri, insanların düşüncelerinin ve kararlarının ne kadar “önyargılı” olabileceğini keşfetmekti. Bu, bilinçli düşünme süreçlerinden ziyade, zihinsel kısa yollarla (ya da “bilişsel önyargılar”) olan ilişkisini anlamakla ilgiliydi.
İşte burada devreye giren çok önemli bir kavram var: bilişsel yanlılıklar. Bu, insanların bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendi düşüncelerini çarpıtmalarıdır. Hangi fikirle daha çok uyumluysak ona daha fazla odaklanır, farklı düşünceleri ise göz ardı ederiz. Bu, çoğu zaman hayatımızın küçük ya da büyük kararlarında kendini gösterir.
Bugün: Yanlılık Günlük Hayatımızda
Günümüz dünyasında yanlılıkları görmek, her an karşımıza çıkabilir. İşte buna somut bir örnek: Ofiste bir iş arkadaşım yeni bir projeyi önerdi. Proje fikri kulağa garip gelse de, ben buna olumsuz bir bakış açısıyla yaklaştım çünkü benzer bir projede başarısız olmuş ve hayal kırıklığına uğramıştım. O an, geçmişteki başarısızlığımın etkisiyle, yeni öneriyi otomatik olarak reddetmiştim. İşte, bu yanlılık. Geçmiş deneyimlerim, yeni durumu objektif olarak değerlendirmemi engellemişti.
Başka bir örnek verecek olursam, sosyal medya üzerinde sıkça karşılaştığım bir fenomen: insanların yalnızca kendi inançlarına yakın olan içerikleri paylaşıp, farklı bakış açılarına sahip olanları dışlamaları. Sosyal medyada gördüğüm bir tartışmada, herkes aynı fikri savunuyordu ve karşıt görüşteki bir kişi eleştirildi. O an, fark ettim ki, bu bir “onay yanlılığı”ydı. İnsanlar, kendi inançlarına zıt düşen her şeyden kaçınma eğilimindeydiler. İşte bu da bir tür yanlılık. Aynı fikirde olan insanlarla birlikte olmak, hepimizi daha güvenli ve rahat hissettirse de, bu bizi gerçeklerden uzaklaştırabiliyor.
Yanlılık ve Gelecek: Daha Bilinçli Olmak
Peki, gelecekte bu yanlılıklar nasıl bir rol oynayacak? Bence yanlılık, ilerleyen yıllarda daha fazla farkındalık yaratmamız gereken bir konu olacak. Çünkü teknoloji ve globalleşme ile birlikte, dünyamız her geçen gün daha çok çeşitleniyor. Fakat bu çeşitlenme, bazen insanların “farklı” olana karşı daha kapalı bir tutum geliştirmesine sebep olabiliyor. Örneğin, yeni kültürlerle tanıştıkça ya da farklı düşüncelerle karşılaştıkça, bilinçli olarak onlara karşı daha açık fikirli olmamız gerektiğini düşünüyorum. Zihinsel ve duygusal olarak esnek olmak, bu yanlılıkları daha doğru bir şekilde yönetebilmemizi sağlar.
Ben şahsen, yanlılıkları anlamanın ve bu konuda daha bilinçli olmanın, insanları daha sağlıklı kararlar almaya yönlendireceğine inanıyorum. Örneğin, ofiste karşılaştığım bir durum üzerinden düşünürsek, geçmişte yaşadığım olumsuz bir deneyimi, yeni bir projeye karşı duyduğum olumsuz bakış açısını aşmak için kullanabilirim. Her zaman her durumun objektif bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini hatırlayarak, düşüncelerimi sorgulamayı alışkanlık haline getirebilirim.
Sonuç Olarak
Yanlılık, hayatımızın her anında, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yer alıyor. Psikolojik olarak bu yanlılıkları tanımak, hem kişisel gelişimimize hem de toplumda daha adil bir bakış açısına sahip olmamıza yardımcı olabilir. Kendi düşünce kalıplarımıza sıkışıp kalmamız, bazen hayatımızı daraltabilir. Ancak bu yanlılıkların farkına vararak, daha objektif ve açık fikirli bir yaşam sürebiliriz. Belki de en önemli soru, kendi yanlılıklarımızı ne kadar fark edebiliyoruz?